Büyük Önder ve Kurucu Vizyon

Mustafa Kemal Atatürk; küllerinden yeniden doğan bir milletin fikrî ve fiilî dirilişini örgütleyen başkomutan, devlet kurucusu ve reform mimarıdır. Askerî dehasıyla müdafaa hattını vatanın bütünü ilan ederken, siyasal iradesiyle egemenliği kayıtsız şartsız millete emanet etti. Eğitimden hukuka, harf inkılâbından laikliğe, kadın haklarından ekonomi politikalarına uzanan devrimleri; özgür birey, çağdaş toplum ve üretken ulus hedefini aynı çatı altında buluşturur. Bu sayfa, onun gençliğe emaneti olan Hitabe'yi ve dönüştürücü atılımlarının ana damarlarını sade, erişilebilir ve saygılı bir tasarım içinde sunar.

Reformlar ve Dönüştürücü Hamleler

Kurtuluş MücadelesiAnadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk örgütlenmesi; ulusal iradenin tek çatı altında toplanması.
ZaferlerSakarya'dan Büyük Taarruz'a tam bağımsızlığa giden askerî eşiklerin aşılması.
Cumhuriyet29 Ekim 1923 – egemenliğin hanedandan millete devrinin tescili.
Hukuk & LaiklikTeokrasi yerine çağdaş, seküler hukuk düzeninin inşası.
Eğitim & Harf DevrimiBilgiye erişimi hızlandıran, okuryazarlığı tabana yayan radikal sadeleşme.
Kadın HaklarıSiyasal ve toplumsal alanda eşit yurttaşlık ufkunun kurumsallaşması.
Kültürel ModernizasyonKılık kıyafet, takvim, ölçü – evrensel standartlarla entegrasyon.
Ekonomi YaklaşımıDevletçilik–özel girişim dengesi; üretim ve sanayileşme atılımları.
GENÇLİĞE HİTABE – TAM METİN

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin.

Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bi'l-fiil işgal edilmiş olabilir.

Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbâlinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen; Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

“Ne mutlu Türküm diyene!”